Bu dünyada dört kardeş varmış. Bu kardeşlerin üçü doğru yolu seçmişler namazını niyazını orucunu tutup Allah için hayırlı işler yapmışlar. Diğer bir kardeşleri ise kendini şaraba vermiş. Uzun süreler sonra bu dört kardeş ecelleri gelip ölmüşler. Kardeşler bir arada toplanıp sorguya çekilmişler. Dogru yolu seçen kardeşlerden ilkine sormuşlar:
- Allah için dünyada ne yaptın?
Cevap vermiş:
- Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekatımı verdim, Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım.
Bunun üzerine sorgucu melekler demişler ki:
- Tamam o zaman sen al bir huri çık yukarı.
Sonra doğru yolu seçen ikinci kardeşe gelmiş sorgu sırası. Aynı soruya aynı yanıtları verince, cennetin kapıları ona da açılmış:
- Sen de al bir huri çık yukarı.
İyi olan üçüncü kardeşe de sormuşlar aynı soruyu oda diğer iyi olan kardeşleri gibi soruyu yanıtlamış. Ona da şöyle demişler:
- Sen de al bir huri çık yukarı.
Sonra sırası gelen şarapçıya sormuşlar:
- Allah için ne yaptın?
Şarapçı cevap vermiş:
- Valla ben bişey yapmadım, şarap içtim.
Bunun üzerine ona bağırmışlar:
- Sen in aşaya!.. Cehennemde yanacaksın!..
- Verin bir şarap ineyim.
Sorgucu melek hiddetle sormuş:
- Aşağısı meyhane mi?
Şarapçı öfkeyle bağırmış:
- Niye? Yukarısı kerhane mi? "Al bir huri cık yukarı!.. Al bir huri cık yukarı!.." diyorsunuz!..
AKILLANDIN MI?
Nasrettin Hoca her gün Allaha yalvarırmış:
- Allahım bana 1000 altın ver, 999 altın versen kabul etmem!..
Bu yakarışları Yahudi komşusu duymuş, alay etmek için Nasrettin Hoca'nın geçeceği yola 999 altın bırakarak, bir köşeye gizlenmiş. Biraz sonra Nasrettin Hoca gelmiş, yerdeki altınları görmüş, toplamış, tek tek saymış 999 altın. Nasrettin Hoca altınları cebine atıp, şükretmiş:
- Allahım, dualarımı kabul ettiğin için sana şükürler olsun. 999 altını veren 1000 altını da verir!..
Köşeden bizim hocayı gözetleyen Yahudi atılmış:
- Dur Hoca, ne yapıyorsun? Altınlar benim!..
Hoca da içinden "Demek benimle alay etmek için yoluma altın dökersin ha!.. Ben seni bir süründüreyim de gör!.." diye gülmüş kendi kendine. Yahudiyi gıcık etmek için demiş ki:
- Bak komşu, bu altınlar senin değil!.. Ben yüce Rabbime yalvardım; bu altınları da bana o verdi.
Yahudi başlamış ağlamaya:
- Altınlarım gitti!.. Altınlarım gitti!..
Nasrettin Hoca da Yahudinin hâline gülmeye başlamış. Yahudi de yapışmış hocanın yakasına:
- Kadıya gidelim!..
Hoca da gönülsüz gönülsüz cevap vermiş:
- Kadıya gitmesine gidelim de, benim sırtımdaki kürkümle, başımdaki börküm eski.
Yahudi bakmış başka çare yok; sırtındaki kürkünü, başındaki börkünü çıkarıp hocaya vemiş. Hoca kürkü sırtına, börkü başına geçirdikten sonra sormuş:
- Bu kürkle, bu börkle insan yaya yürür mü?
Yahudi çaresiz "Yeter ki Nasrettin Hoca benimle kadıya gelsin." diye atını da vermiş, düşmüşler yola, gelmişler kadıya. Yahudi şikâyet etmiş:
- Nasrettin Hoca 999 altınımı aldı, geri vermiyor!..
Kadı, soran gözlerle Nasrettin Hoca'ya bakmış. Hoca da kendini savunmuş:
- Yalan kadı efendi, bu arkadaşta biraz delilik vardır, biraz sonra sırtımdaki kürke, başımdaki börke dahi sahip çıkacaktır!..
Kadı, Yahudiye dönüp sormuş:
- Öyle mi?
Yahudi telaşla atılmış:
- Kürk de benim, börk de benim!..
Ağlayan Yahudiye bakıp, içinden kıs kıs gülen Nasrettin Hoca yine söz almış:
- Gördünüz mü kadı efendi? Nerdeyse altımdaki ata da sahip çıkacak!..
İyice telâşlanan Yahudi bağırmış:
- At da benim!..
Kadı da Yahudiye bağırmış:
- Haddini bil efendi!..
Sinirlenen kadı, Yahudiyi kovmuş. Nasrettin Hoca, Yahudiyi kırk gün yalvartmış, kırk gün sonra da sormuş:
- Akıllandın mı?
Yahudi de ağlayarak cevap vermiş:
- Akıllandım.
Hoca da Yahudiden aldığı her şeyi geri vemiş.
|