Adamın biri şapka satarak geçiniyormuş. Bir gün yolu bir ormana düşmüş. Bir süre yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın gölgesine oturmuş. Şapkalarla dolu sepetini de yere koyan adamın gözleri kapanmış ve horul horul uyumaya başlamış.
Birkac saat sonra, tuhaf sesler duyarak uyanmış. Gözlerini ovuşturarak çevresine bakmış; yanındaki sepet bomboş, şapkalar da gitmiş. Şaşıran adam, kafasını kaldırıp ağaca bakmış; ağacın dallarında bir sürü maymun, her maymunun kafasında da adamın şapkaları. Adam kendi kendine söylenmiş:
- Ulan ben ne yapacağım şimdi? Şapkaları bu maymunlardan nasıl geri alacağım?
Adam, kara kara düşünüp, kafasını kaşırken, bir bakmış ki; maymunlar da adamın taklidini yapıp, kafalarını kaşıyorlarmış. Adam ellerini havaya kaldırmış; maymunlar da aynısını yapmışlar. Maymunların kendisini taklit ettiğini anlayan adamın aklına bir fikir gelmiş; hemen kendi başındaki şapkayı çıkarıp yere atmış, maymunlar da kafalarındaki şapkaları yere atmış. Bundan faydalanan adam şapkaları toplayıp sepetine koymuş.
Aradan 50 yıl geçmiş, adamın torunu da dedesi gibi şapkacı olmuş. Günlerden bir gün, torunun da yolu aynı ormana düşmüş. Ormanda yürürken, sıcaktan bunalan genç adam, yorulunca bir ağacın gölgesine oturmuş ve şapkalarla dolu sepetini yanına koyup, uykuya dalmış.
Bir saat sonra uyanan adam, bir bakmış ki; sepetin içinde şapkalar yok. Gözlerini ovuştururken, tuhaf sesler duymuş, kafasını kaldırıp bakmış; ağacın üstünde bir sürü maymun, her birinin kafasında da bir şapka. Genç adam kendi kendine söylenmiş:
- Dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı. Ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
Genç adam kafasını kaşımış; maymunlar da aynısını yapmış, ellerini havaya kaldırmış; maymunlar da ellerini havaya kaldırmış ve kendi başındaki şapkayı çıkarıp yere fırlatmış. O anda maymunlardan biri ağactan inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve bağırmış:
- Senin deden varsa, bizim de dedemiz var lan!..
AT ONU - TAŞI ONU
Joshu, altmış yaşında başladığı Zen çalışmalarını seksenine kadar sürdürdükten sonra Zen’de olgunluğa ermiştir.
Seksen yaşından yüz yirmi yaşına kadar da öğretisini yaymıştır.
Öğrencilerinden biri Joshu’ya sorar: “Kafamda bir şey yoksa, ne yapayım?”
Joshu yanıtlar: “At onu.” “Ama nasıl atarım olmayan bir şeyi?” diye sürdürünce öğrencisi,
“Öyleyse,” der Joshu, “Taşı onu.”
ÇALIŞMAYANA YEMEK YOK
Çinli Zen ustası Hyakujo sekseninde bile öğrencileriyle didinir, yerleri süpürür, bahçeyi sular, ağaçları budarmış.
Öğrenciler, bunca çalışan yaşlı öğretmenlerine acırlar. Durup dinlenmesi yönündeki dileklerine kulak asmayacağını bildiklerinden, gidip öğretmenin gereçlerini saklarlar. O gün ustaları yemek yemez. Ertesi gün de, daha ertesi gün de…
“Gereçlerini sakladık, ona bozulmuş olmalı.” Diye düşünür öğrenciler, “En iyisi çıkarıp yerine koyalım şunları.” Sakladıkları gereçleri ortaya çıkarır çıkarmaz da, öğretmenin eskisi gibi çalıştığını, yiyip içtiğini görürler.
O akşam öğretmen derste, “Çalışmayana yemek yok.” der.
|