Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar. Bir süre sonra hoca demiş ki:
- Namaz saati.
Başlamış namaz kılmaya, rekat üstüne rekat, selam üstüne selam. Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş:
- Yahu bu ne uzun namaz böyle?
- Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim.
Bektaşi de hocaya özenmiş:
- Eh ben de bir namaz kılayım.
Başlamış namaza, ama ne namaz, bir türlü bitmiyor. Sonunda Bektaşi selam verip kalkınca, hoca dayanamamış:
- Erenler, senin namaz da uzun sürdü.
- Önümüzdeki haftanın namazını kıldım.
Hoca şaşırmış:
- Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş:
- Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?
NASIL DA PARLIYOR
Yeni evli bir kadın, kocasının ilgisizliğinden yakınıyor ve komşularına dert yanıyormuş:
- Evlendik evleneli eli elime bile değmedi, hâlâ gerdeğe giremedik!..
Komşu kadınlar, yeni geline çeşitli akıllar vermişler, ama, yeni gelin ne yaptıysa; başarılı olamamış, kocası her gece sırtını dönüp, horul horul uyuyormuş. Bir gün, kocası koşa koşa eve gelerek heyecanla bağırmış:
- Hanım, çabuk perdeleri kapat!..
Yeni gelinin gözleri parlamış, sevine sevine perdeleri kapatmış, kocası da kolundaki saati göstererek demiş ki:
- Bak hanım, bu fosforlu saati yeni aldım; görüyor musun, karanlıkta nasıl da parlıyor!..
AYRILIK ÇEŞMESİ
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Devletin içine düştüğü müthiş para buhranına çare aranır ve saraydaki altın eşyanın paraya çevrilmesi düşünülürken Abdülaziz’e bunu Fuat Paşa söylemiş ve Abdülaziz’in:
- Demek ki saraylıların su içtikleri altın tasları fazla görüyorsunuz? Demesi üzerine Paşa şu cevabı vermek cesaretini göstermiştir:
- Padişahım, yarın maazallah bu memlekete düşman girince bizler efendimizin rikabına sarılarak Konya ovalarını tuttuğumuz zaman hanım sultanlar bu altın taslarla ayrılık çeşmesinde mi su içecekler?
NAH VARDIR!
Bir askeri birliğe "Cemal'in babası vefat etti!" diye bir haber gelmiş. Kötü haberi vermek istemeyen bölük komutanı Temel'i çağırmış ve emretmiş:
- Bu haberi Cemal'e sen ver!
- Başüstüne komutanım!
Temel Cemal'in yanına giderek sormuş:
- Ula Cemal, dayın var mıdır?
- Vardır!
- Teyzen var mıdır?
- Vardır!
- Ninen var mıdır?
- Vardır!
- Deden var mıdır?
- Vardır!
- Anan var mıdır?
- Vardır!
- Baban var mıdır?
- Vardır!
- Nah vardır!..
|