Huzurevinin bahçesindeki banka oturan iki ihtiyar sohbet ediyorlarmış:
- Aaah ah!.. 83 yaşına geldim; ne elim tutuyor, ne ayağım, her tarafım ağrıyor!.. Sen benimle aynı yaşta değil misin?
- Evet, aynı yaştayım.
- Ya sen kendini nasıl hissediyorsun?
- Yeni doğmuş bir bebek gibi!..
- Aaa, nasıl yani?
- Kafada saç yok, ağızda diş yok, galiba az önce de altıma yaptım!..
NEDEN SIRITIYOR?
Savcı, morgdaki üç ceseti incelemek üzere gelmiş. Birinci ceset sırıtıyormuş, savcı nedenini sormuş:
- Bu ceset niye sırıtıyor?
Morgdaki görevliler yanıtlamış:
- Milli piyangodan büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi geçirdi ve öldü.
İkinci ceset de sırıtıyormuş, savcı yine sormuş:
- Bu neden sırıtıyor?
- Bunun da oğlu doğmuştu, sevinçten kalbine yenik düştü.
Üçüncü ceset de Temel'in kömür halindeki cesediymiş, o da sırıtıyormuş, savcı sormuş:
- Bu neden öldü?
- Efendim, buna yıldırım çarptı.
- Peki neden sırıtıyor?
- Fotoğrafını çekiyorlar sanmış.
YEĞEN
Adamın biri, bir evin kapısını çalmış ve kapıyı açan ev sahibine şöyle demiş:
- Hemşerim, ben Allahın yeğeniyim. Beni birkaç gün evinde misafir eder misin?
- Ooo ne demek, Allahın yeğeniysen, başımın üstünde yerin var.
Ev sahibinin böyle demesi üzerine, adam içeri girmiş ve yerleşmiş. Bir gün kalmış, iki gün kalmış, bir ay kalmış, bir yıl kalmış, iki yıl kalmış ve artık evin demirbaşı olmuş. Sabrı taşan ev sahibi durumu anlamış ve adamla konuşmaya karar vermiş:
- Hemşerim, sen Allahın yeğeni degil miydin yahu? Ben ne büyük hata etmişim de, seni bu güne kadar sırtımda taşımamışım.
Ev sahibi sözünü bitirir bitirmez, adamı tuttuğu gibi sırtına almış ve götürüp bir caminin avlusuna bıraktıktan sonra şöyle demiş:
- Biraz da dayın baksın!..
NE OLDU?
Karadenizli Temel epey yaşlanmış, bir gün beli ağrırsa, bir gün dizi ağrıyormuş, torunlarına dert yanarmış:
- Ula uşaklar, ben hastayım!..
Torunları da gülüp geçermiş:
- Yok dede, sen eski topraksın; sana bir şey olmaz!..
Temel ne zaman dert yansa:
- Ula uşaklar, ben hastayım!..
Torunları da hep aynı cevabı verir olmuş:
- Yok dede, sen eski topraksın; sana bir şey olmaz!..
Temel bir gün rahmetli olmuş, mezar taşına da şu yazıyı yazdırmış:
"Hastayım dedim; inanmadınız. Hastayım dedim; inanmadınız. Şimdi ne oldu?"
SİZE NAKLEDİYOR MUYUM?
Abdülaziz Paris’te iken, III. Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya, Abdülaziz ile ilgili bazı latifeler yapar ve Paşa’ya da sıkı sıkı tembihte bulunarak:
- Sakın bunları padişah hazretlerine söyleme! der.
Paşa da şu latife ile teminat verir:
- Bu pek tabiidir haşmetmeap. Padişahımızın sizin hakkınızda söylediklerini de size naklediyor muyum?
|