|
|||
İYİ VE KÖTÜ | |||
Tekin Sönmez | |||
Yaşlı kızıldereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt
köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o
köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu,
yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli
olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da
siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir
gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
– “Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”
– “Neyin simgesi” diye sordu çocuk.
– “İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli
mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.
Çocuk, sözün burasında; ‘mücadele varsa, kazananı da olmalı’ diye düşündü ve her çocuğa has,
bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
ÖFKEYE YENİLMEMEK
– “Peki” dedi. “Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.
– “Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!”
Bir zamanlar çok çabuk öfkelenen ve bu yüzden hiç arkadaş edinemeyen küçük bir oğlan varmış.
Babası ona bir kese dolusu çivi vermiş ve her öfkelendiğinde, bahçe kapısına bir çivi çakması gerektiğini
söylemiş. Oğlan daha ilk gün kapıya 37 çivi çakmış.
İlerleyen haftalarda, öfkesini kontrol etmeyi öğrendikçe, kapıya çaktığı çivilerin sayısı da her geçen gün
azalmış. Gün gelmiş, öfkesini kontrol etmenin kapıya çivi çakmaktan daha kolay olduğu keşfetmiş. Ve
bir gün çocuk, öfkesine hiç yenilmemeyi öğrenmiş. Koşup babasına durumu anlatmış ve babası bu kez
ona, öfkesine her hâkim olduğunda kapıdan bir çiviyi söküp çıkarmasını söylemiş. Günler geçmiş ve
oğlan gelip babasına tüm çivilerin söküldüğünü anlatmış. Babası onu elinden tutup, bahçe kapısının
yanına getirmiş ve şöyle demiş:
“Aferin oğlum, çok şey başardın; ama bir bak, kapının üstü delik deşik oldu. Bu kapı asla eskisi gibi
olmayacak. Öfkeyle söylediğin sözler, tıpkı bunlar gibi izler bırakır. İnsana bıçak saplayıp, sonra çekip
çıkarabilirsin ama üst üste ne kadar özür dilersen de yara hala oradadır. Dil yarası da fiziksel bir yara
kadar kötüdür. Aslında arkadaşlar nadir bulunan mücevherlerdir. Seni gülümsetir ve başarılı olman için
seni teşvik ederler. Sana kulak verirler ve her zaman kalplerini sana açık tutmak isterler.”
CENNET VE CEHENNEM
Kavgacı bir samuray günün birinde bir Zen ustasını cennet ve cehennem kavramlarını açıklamaya davet eder.
Ancak usta onu küçümseyen bir tavırla;
“Sen eşeğin tekisin. Senin gibilerine zaman harcayamam.” der.
Onuru zedelenen samuray, öfkeden köpürerek kılıcını kınından çıkarıp seni bu küstahlığın için
öldürebilirim diye bağırır.
“İşte” der Zen ustası sakince “Bu cehennemdir.” Samuray, kapıldığı öfkeyi ima eden ustanın doğru
sözleri karşısında irkilir ve sakinleşerek kılıcını yerine koyar.
Sonra da eğilip, kendisine kazandırdığı iç görü için ustaya teşekkür eder. “İşte, bu da cennettir” der.
UDUN TELLERİ
Budanın takipçisi Sona çilenin sertliğinden yorulmuş, zevk hayatına dönmüştür.
Buda ona şunu söylemiştir.
-Eskiden ud sanatında yetenekli değil miydin?
-Evet efendim, dedi Sona.
-Eğer udun telleri fazla gerilmiş olursa doğru tonu verir mi?
-Hayır efendim.
-Eğer fazla gevşek olursa istediğimiz sesi çıkartır mı?
-Hayır efendim.
-Eğer fazla gerilmiş ve fazla gevşek olmazsa çaldığımızda uygun olur mu?
-Kusursuz olarak efendim.
-Aynı şekilde, Sona, nefsin fazla gerilmiş gücü aşırıya gider ve fazla gevşemiş olanı rehavete düşer.
Böylece ey Sona, ruhun iyi akord edilmiş ud gibi olsun.
|
|||
Etiketler: İYİ, VE, KÖTÜ, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.