Adamın biri, her akşam eve sarhoş gelip, zavallı karısını dövüyormuş. Kadın, ilk önceleri bunun kaderi olduğunu düşünüp, tepki vermiyormuş, ama canına tak etmiş. Bir an önce bu zulümden kurtulmak isteyen kadın, kocasını öldürmeyi düşünmüş. Hapislerde çürümek istemiyen kadın, öldürme işlemini kaza süsü vererek gerçekleştirmeye karar vermiş. Kadının planına göre; kocasını uyurken yılan sokacakmış.
Adam eve yine sarhoş gelmiş ve her zaman olduğu gibi kadını öldürürcesine dövmüş. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyumuş. Kadın satın aldığı kobra yılanını kocasının külotunun içine gizlice koymuş ve kendisi de yanına uzanmış. Gecenin ilerleyen saatlerinde adam yüzünde garip bir ifadeyle uyanmış. Acı çekiyor gibiymiş. Kadın olanları sessizce izliyormuş. Adam sendeleyerek tuvalete doğru gitmiş, tam külotunu indirdiği anda; kobra hızlı bir şekilde kafasını uzatmış ve adamla gözgöze gelmiş. Yatakta merakla bekleyen kadın, kocasının sesini duymuş:
- Ne bakıyorsun lan? İşesene!..
ZAM
Evin hizmetcisi, evin hanımından maaşına zam istemiş. Evin hanımı sormuş:
- Aldığın maaş yetmiyor mu, niye zam istiyorsun, bu zam istemenin sebebi nedir?
Hizmetçi cevap vermiş:
- 3 sebebim var hanımefendi, birincisi; sizden daha iyi ütü yapıyorum.
Evin hanımı kızararak sormuş:
- Sana bunu kim söyledi?
- Kocanız söyledi hanımefendi.
- İkinci sebebiniz nedir?
- Ben sizden daha iyi yemek pişiriyorum.
- Olamaz!.. Senin benden daha iyi yemek pişirdiğini kim söyleyebilir?
- Kocanız.
- Peki, üçüncü sebebiniz nedir?
- Ben sizden daha iyi sevişiyormuşum.
Evin hanımı iyice öfkelenerek sormuş:
- Bunu da mı kocam söyledi?
- Hayır hanımefendi, bunu bahçıvanınız söyledi.
Bu cevap üzerine bahçıvanı kovan ev hanımı, hizmetçinin maaşına zam yapmış.
BİR AVUÇ BULGUR
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Osmanlı Sultânı Dördüncü Murâd Han, Bağdât seferine giderken Misâlî Baba'nın bulunduğu köyün yakınında bir yerde ordusunu istirâhate çekmişti. Bu sırada çevreyi dolaşan Sultan, onun köyüne uğradı. Köyün alt tarafında küçük bir kulübe gördü. Yaklaşıp kapısını çaldı. Kulübenin kapısı açılıp, Sultanı, nûr yüzlü bir zât karşılayıp, tebessüm ederek içeri aldı. Onun velîlerden olduğunu fark eden Sultan, hürmetle huzûrunda oturup, bir müddet sohbetini dinledi ve duâsını aldı. Ayrılıp giderken Sultana birkaç avuç bulgur ve bir torba da saman verdi. Sultan bunları alıp ordusuna döndü.
O gün yemek zamânı kendisine Misâlî Baba tarafından hediye edilen birkaç avuç bulgurun pilav yapılmasını istedi. O gün yemek zamânı kendisine Misâlî Baba tarafından hediye edilen birkaç avuç bulgurun pilav yapılmasını istedi. Sultanın emri üzerine bulgur, pilav yapıldı. Bu bulgur pişirilirken gitgide artıp çoğaldı ve kazanlar dolusu pilav oldu. Bütün ordu bu pilavdan yiyip doyduğu halde yine de arttı. Samanı da atlara vermişlerdi. Saman da artıp atları doyurdu. Sultan, Misâlî Baba'nın bu kerâmeti üzerine tekrar huzûruna gitti. Ona bâzı hediyeler verdi. Misâlî Baba, Sultanın hediyesine karşılık, elini koynuna sokup, daha yeni açılmış tâze bir gül çıkardı ve Sultana verdi. Sultan gül mevsimi olmadığı halde kışın böyle bir gül vermesinin de başka bir kerâmeti olduğunu görerek, bir müddet daha sohbetinde kaldı. Sonra duâsını alıp elini öptü vedâlaşıp ayrıldı. Bağdât seferine giden Dördüncü Murâd Han, Misâlî Baba'nın ve yol boyunca ziyâret ettiği velî zâtların duâsı bereketiyle târihte benzeri az görülen bir zafer kazandı.
|