Yazın karınca gece gündüz, durmaksızın çalışırken; ağustos böceği vur patlasın çal oynasın, şarkılarla, türkülerle, eğlenerek geçirmiş tüm zamanını... Nihayetinde kış gelmiş... Karınca sıcacık evinde, kışın yiyeceğini biriktirmiş olmanın gururuyla evinde keyif sürerken; bir gün aniden kapısı çalınmış. Gelen ağustos böceğiymiş...
- Eee, demiş karınca. Yaz boyunca vur patlasın çal oynasın eğlendin. Oysa ki ben kışı düşünüp çalışıp çabalayıp, alnımın teriyle yiyeceğimi biriktirdim. Şimdi sen benden bir parça yemek isteyeceksin öyle mi? Ağustos böceği:
- Hayır dostum, sen beni tamamen yanlış anladın! demiş. Şimdi ben yazın saz çalarken, ayıptır söylemesi biraz para yaptım. Hatta meşhur oldum, şimdi Avrupa turnesine çıkıyorum. Gelirken bir hediye de sana alayım istedim. "Özellikle istediğin bir şey var mı?" diye sormaya geldim.
Karınca bir bakmış ki ağustos böceğinin hiç de aç bir hali yok. Giyimi kuşamı yerinde, kolunda kızlar, az ilerde de kocaman bir limuzin şoförü ile onu bekliyor.
Karınca: - Yok, dostum ne isteyeyim? demiş. Canının sağlığı... Yalnız; Fransa'ya uğrayacak olursan, Paris'te La Fontaine diye bir adam varmış. Yazar... Eğer onu görecek olursan benim için yüzüne bir tükür olur mu?
SİVRİSİNEKLER Anne sivrisinek yavrularına hayatı anlatıyordu: - Bakın yavrularım, dedi. Şu gördüğünüz bir örümcek ağıdır. Şu köşedeki de sinsi, kurnaz, acımasız bir örümcektir. Şimdi pusuda ağına böceklerin takılmasını bekliyor. Eğer ağına takılırsanız sizi yavaş yavaş yer. Çok acımasızdır.
O sırada gök gürültüsü misali bir kükreme duyuldu. Yavru sivrisinekler korku içinde annelerine sarıldılar. Anneleri onları teskin etti:
- Çocuklarım, korkmanıza hiç gerek yok! Bu sesini duyduğunuz aslandır. Çok uysal ve zararsız bir hayvandır!...
BÜYÜCÜ
Kadının birinin güzel bir kedisi varmış. Kadın ne zaman dışarı çıksa mahallenin erkek kedileri, dişi kediye tacavüz ediyormuş. Dişi kedinin sahibi bunun üzerine bir büyücüye gitmiş. Büyücü; "Erkek kedilerin saldırmaması için kedinin üzerine benzin dök." demiş. Kadın büyücünün dediğini yapmış ve işe yaramış. Bir, iki gün kimse kediye saldırmamış. Üçüncü gün kedi eve gelmemiş. Telaşlanan kadın komşususuna kedisini görüp görmediğini sormuş. Komşu da: - Senin kedinin benzini rampada bitmiş. Mahallenin erkek kedileri arkadan itiyorlardı, demiş. Kaynak: Sihirli hikayeler. com Kalın sağlıcakla
NASIL BİLİRSİNİZ? Nasreddin Hoca’nın hanımı ölmüş. Cenaze namazı kılınmış. İmam, dualar bittikten sonra cemaate: – Ey Müslümanlar, demiş, merhumeyi nasıl bilirsiniz? Herkes bir ağızdan karşılık vermiş: – İyi biliriz! Hoca, imamın kulağına eğilip: – Kimi kimden soruyorsun be adam, demiş, sen onu bana sor! |